mr. no

bu adamı atlamadan geçemeyeceğimizi düşünüyorum. şakaklarına hafiften kar yağmış bu karizmatik pilot, çok doğal bir kahramadı. romu çok sever, bir şeyler ters gittiğinde ise -puxa vida- derdi. bazen de -canına yandığım- derdi. uçağıyla denize inmesi çok havalıydı...

nostalji ( 02.10.2004 )

romdan daha çok "casacha" severdi. patricia rowland arkeolog sevgilisidir. otto kruger macera arkadaşıdır.

oktay ( 04.10.2004 )

uçağına "pır pır" derdi..uçağıyla arasında duygusal bir bağ vardı....her maceradan evvel bir güzel dayak yerdi ama maceranın ortalarına veya sonuna doğru gücünü gösterirdi..aldığı parayı çarçur etmekte üstüne yoktu,eline bazı maceralarda yüklü miktarda para geçerdi ama gel gör ki,diğer maceraya atılana kadar yine metaliksiz bir gringo olarak kalırdı....her ne kadar dışarıdan soğuk biri görünse de çok insancıl ve paylaşımcıydı..benim şahsen çok sevdiğim karakterlerdendi...

80s child ( 07.10.2004 )

pek ezeli düşmanı yoktur. her macerada ayrı bir düşman çıkar ama bir japon başına bela olmuştu diye hatırlıyorum.

oktay ( 11.10.2004 )

bir de cıa da vardır bir sevgilisi. delıa hatırlasınız mı?

oktay ( 13.10.2004 )

hiçbirini hatırlamıyorum ama, derginin sonunda güneş batarken balkonda oturmuş, ayaklarını masaya uzatmış, içkisi de masanın üzerinde sırıtan bir pozu vardı... aklımda o kalmış.

elkokrizantem ( 18.05.2005 )

şakakları beyazlaşmış saçıyla heralde en olgun kahramandı. uçağıyla maceradan maceraya koşardı. bir macerası çoçukken yarım kalmış bir sonraki sayıyı bulamamıştım. hala merak ederim o sayıyı. o macerada radyasyondan etkilenen böcekler büyümüşşşşşş kocaman olmuş ve insanlara saldığıroylardı. mister no onlarla mücadele ediyordu. zor durumdaydılar bir an... öbür sayıyı bulamadım... hatırlayan var mı... nasıl bitmişti sonu o maceranın.

aliimren ( 21.05.2005 )

yukarıda oktay arkadaşım bir japonla başı belaya girmişti demiş; olayın hikayesi şu kahramanımızın ilk maceralarında ikinci dünya savaşı sırasında bu amcam esir düşer bir çinli subay işkence ederek sorular sorar kahramanımız hep no diye cevap verir ve mister no doğar, esas adı jerry drak dır, ayrıca uçağı pır pır hiç bir zaman birincide çalışmazdı birkaç denemeden sonra çalıştırır ve bizde derin bir oh çekerdik, hamakta içkisini içer sarhoş olduğunda hep aynı şarkıyı söylerdi, hayat ne güzel hoş durma sevgiline koş gibi birşeydi, enteresan bir tişört giyerdi, tişörtün kolunda yonca deseni gibi bir desen vardı,severek okurdum mister no yu, eski sayılarını ararsanız beyoğlu balık pazarının ordaki sahaflarda bulabilirsiniz..puxa vida.......

sahaf ( 03.06.2005 )

mister no tay yayınları tarafından 1976 yılından itibaren yayınına başlanan bir çizgi romandır. italya da yayın başlangıcı 1975 tir. bu açıdan memlekette gecikmesiz yayınlanan çizgi romanların arasında yeralır. ilk seri 156 sayı 34 ve 42 sayfalık fasiküller halinde yayınlandı. bu fasiküllerde belli bir sayıdan yanlış hatırlamıyorsam 54. sayıdan itibaren kareler büyütülerek yayınlandı. yukarıda bahsi edilen böceklerin radyasyondan etkilenerek büyüyüp etrafa dehşet saçması serüveni fasiküllü dizinin son macerasına denk gelir. ******************* spoiler***************************preta ormanındaki dehşet kahramanımızın ve arkadaşlarının araştırma istasyonuna sığınmalarından sonra artan bir gerilim halinde verilir. sonra içlerindeki genç bilim adamının böcekleri öldürebilen bir zehiri elde etmesiyle mücadeleyi kazanırlar. mister no nun ilk dönem fantastik maceraları eski dönemlerin saf bilim kurgu ve gerilim şablonuna birebir oturur. bu açıdan nostalji değeri eşsizdir. bir de 69. fasikülden itibaren başlayan savaş arkadaşı isimli bir macerası vardır ki tadı damaklardan silinmez öyle kolay kolay. son olarak yukarıdaki bilgilerin aksine serseri gringomuz rom ve kaşaça sevmez. o sadece kaliteli viski sever. züğürt zamanlarında kaşaça ya hayır demez ama viskidir onun asıl aşkı.... hayat ne kadar güzel hoş.... haydi durma sevgiline koş... varsa cebinde biraz para... kim tutar seni buralarda...

kilaya ( 28.06.2005 )

mr.no dan bir bölüm kalmış aklımda..bir güney amerika ülkesine gider.cebinde çok az bir parası vardır.o sırada gittiği ülkede festival vardır.yerlilerden birisi kurukafa şeklinde bir çörek ikram eder.ucuz olduğu için alır kurukafadan bir ısırık alır beğenmez atar.nedense bu kurukafanın ısırılması beni ürpertmişti.hem merak etmiştim o yiyeceği hem de tiksinmiştim.

superisi ( 25.07.2005 )